Tersane Dergisi 72. Sayı (Eylül 2022)

24 TERSANE • Eylül / 2022 dolandığı alabildiğine yüksek marjlı işlerin yapıldığı geniş mekânlar olarak tarif edilebilir bu sanayi kolu. Bugün devletimizce desteklenen bu sektör dünya ile yarışır hale gelse de; bu konuyla alâkalı dertlenmeler ve yakınmalarla hâlâ karşılaşmıyor değilim. Sektörün en önem arz eden ve bir türlü çözülemeyen konusu alt işveren - lik yani Taşeronluk olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin bir tersanede ortalama 500 kişi çalışıyorsa bunun 400’ü taşe - ron 100’ü tersane kadrosundan. Bir tersane de 20 taşeron firması görmek bile mümkün bazı az dene - timli yerlerde. Tüm bunların dışında da “Götü - rücü” diye tabir edilen alt taşeron - lar denilen gruplar var. Bunlar da kendine ait bir firma olmadan işçi çalıştıran ustabaşıları olarak bilinen kimseler. İşte sömürünün başlangıç noktası tam da burası. Birkaç yıl öncesine kadar taşeron işçiler hangi firmada çalıştıklarını dahi bilmezlermiş. Sorulduğunda ise Ahmet Çavuş’un yanında, Mehmet’in yanında Adil ustanın kadrosundayım diyerek ifade ederlermiş kendilerini. PEKI BU SÜREÇ NASIL IŞLEDI, GELIŞTI VE YUVALANDI BU MESLEK GRUBUNA? Ustalardan ikili ilişkileri iyi olanlar Tersane yönetimi ile anlaşıp “Götürü - cülük” işini alarak önceden çalışmış oldukları kişileri yanına toplayarak işe koyulmuşlar. Tabi ki bu az tecrübeli elemanların hısımları da bu arkadalar sayesinde ilk adımlarını ön bir eğitim almadan atmışlar tesisten içeri. Ve hikâye böylece start almış. İşte bu adam kayırmacılığın sonu - cunda da tersaneler de yaşanan iş cinayetlerinin sebebi eğitimsiz taşe - ronlaşma ve kuralsız çalışmalar olarak yıllarca her kazada gündeme taşındı. Çünkü taşeronlaşma hem sendika örgütlenmesini engeller, hem de ucuz, eğitimsiz ve vasıfsız işçi çalıştırılması - nın kapısını aralar. O güruhta bunu çok iyi kullanarak içeriye yerleşti ve eski tas eski hamam düzeninde devam etti. 50 sene önce devlet çatısı altın - daki Tersaneler ölüm iş yerleri olarak değerlendirilmezmiş meselâ. Mesela 970’lerde 80’lerde Cami altı ve Haliç devlete bağlı kurumlar olmasına rağmen kolay kolay ölüm haberleri de gelmezmiş bu Osmanlı mirası kızaklardan. Ama özelleşme ile birlikte kala - balıklaşan nüfus ve ucuz/vasıfsız işçi çalıştırma kolaylığı gemi inşa sektö - rünü belirsizliğe taşımış. Sonrasın - daysa istenmeyen iş kazaları sonrası kaçınılmaz ölümler. Tersane orta - mında müthiş bir emek sömürüsün - den bahsediliyor. Hem de hırsızlığa varıncaya kadar. En basitinden naylon faturacılık almış yürümüş, denetimler yeterli uzmanlık seviyesinde değil. Sektörün emekçileri Tersane per - soneli ve Taşeron işçiler olarak duy - gusal bir ikileme girmiş. Etnik yapı kayırmacılığı, hemşericilik ve şove - nizm tavan yapmış. Taşeron işçilik iş güvenliyle alakalı ayakkabısını, tulumunu, eldivenini ve daha bir çok malzemesini dahi kendi temin eder duruma gelmiş bazı kör noktalarda. Tabi ki can güvenliğinden işçinin kendisi sorumlu tutulmuş uzunca bir zaman. Çünkü işverenin aldığı güven - lik tedbirleri esasında işçiden ziyade işverenin ceza almamasına yönelik işler olmuş. Bilen bilir gerçekten de tersane sahasında yürümeyi bilmek bile mühim bir yetenektir. Kimse için kolay değildir Tersa - nede görev almak. Başınızın üstünden geçen ağır tonajlı vinçler, sağınızdan solunuzdan dolaşan çok hareketli iş makinaları insanı alabildiğine tedirgin eden realitelerdir. Geçerken göz ucuyla bakmanıza rağmen gözünüzü alan kaynak ışıkla - rına kendinizi kaptırmadan sıyrılmak öyle her babayiğidin harcı değil. Calaskar, Cherrypicker, Lama, Menhol, Peç, Siil, Sintine, Balans, Kreyn, Döşek, Posta, Zincirlik ve daha birçok tehlikeli fakat gerekli olmazsa olmazlardandır bu gereçler. Bütün bu ağır sanayi ve olumsuz çalışma şartlarına rağmen gemiler muazzam yapılardır. Benimseyenine MAKALE

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=