|
'Dünya ticaretinin canlanması, pervanelerin dönmesi lazım'
Son günlerde denizcilik ve gemi inşa sanayiinde kendini iyiden iyiye hissettiren ekonomik krizin, sadece Türkiye’yi değil, tüm ülke ekonomilerini derinden etkilediğini hatırlatan Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, söz konusu krizden çıkış yollarını ise devlet kurumları ve özel sektörün birlikte aradığını belirtiyor. Bu konudaki çalışmaları özetleyen Naiboğlu, geçtiğimiz aylarda Antalya’da yapılan Arama Konferansı’nda denizcilik sektörünün geleceğiyle ilgili görüşlerin tartışıldığını, çözümler üretilmeye çalışıldığını ifade ediyor. Daha sonra da Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren’in başkanlığında, TOBB ve DTO’nun katılımıyla bir toplantı gerçekleştirildiğini ve o toplantıda, özel sektörün beklentilerini, sorunlarını ve çözüm yollarını aktardığını belirten Naiboğlu, finans, vergi, istihdam ve sektörel olmak üzere dört çalışma grubunun kurulduğunu söylüyor ve konuların rapor haline getirilip Ekonomik Koordinasyon Kurulu’na sunulduğunu ve bu önerilerin değerlendirilip ekonomik paket olarak parça parça açıklanacağını dile getiriyor. Krizin ne zaman sona ereceği konusunda ekonomistlerin de tahmin yapmaktan kaçındığını söyleyen Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, “Her şeyin navlun endeksine bağlı olduğunu söyleyebilirim. Birinci öncelik navlun... Dünya ticaretinin canlanması gerekiyor; pervanelerin dönmesi lazım. Hepsi birbirine bağlı. Baltıc Endeksi 2008’in ilk yarısında tavan yapmıştı. Fakat yılın sonlarında dibi buldu. Bu beklenmeyen bir şeydi. Böyle bir gelişmeyi kimse tahmin edemedi. Bugünlerde ufak tefek kıpırdanmalar var. 2013 yılında gemi inşa sektörünün yeniden tırmanacağı tahmin ediliyor. Fakat daima inişli çıkışlı dönemler yaşanacaktır. Bu, işin doğasında var” diyor. Gemi inşa sektörünün büyük finansal olanaklar gerektirdiğini ve dolayısıyla banka kredilerine ihtiyaç duyulduğunu belirten Naiboğlu, ekonomik krizle birlikte bankaların kredi vermekte tereddüt etmeye başladığını ve kredi alınımın zorlaştığını vurguluyor. Bazı gemilerin kızakta kaldığını hatırlatan Naiboğlu, kredilerin ve teminatların yeniden yapılandırılması gerektiğini de belirtiyor. “Bir şeyi hemen durdurabiliyorsun ama tekrar harekete geçirmek kolay olmuyor ve zaman alıyor. Umarım eski parlak günlere kısa sürede gelebiliriz” diyen Naiboğlu gemi inşa sektörü hakkında şu yorumlarda bulunuyor: “Gemi inşa sanayi, emek yoğun bir sanayi kolu. Geniş istihdam olanakları yaratan bir sektör. Küçük ölçekli bir tersanede bile en az 500 kişi doğrudan işçi olarak çalışıyor. Bir tersane işçisine karşılık 6 da yan sanayi işçisi istihdam ediliyor. Yani 500 çalışanı olan küçük bir tersane bile 3500 kişiye iş sağlıyor. Aileleri de işin içine katarsanız 14 bin kişinin böyle bir tersaneden para kazandığını görebilirsiniz. Bu açıdan bakıldığında gemi inşa sektörü çok önemli bir sektör..” Önemli avantajlarımız var “2008 yılı ortalarına kadar sipariş adedi bakımından dünya dördüncülüğüne kadar yükselmiştik. Özelikle 10 bin dwt’ye kadar olan kimyasal tankerlerde dünya birincisiydik. Fakat global ekonomik kriz Türkiye’yi de etkiledi. Gemilerin, üçüncü dünya ülkelerine değil de denizcilikte ön sıralarda yer alan ülkelere satılması da çok önemliydi. Kuzey Avrupa ülkelerine ihraç ediyorduk. Bu, Türkiye’nin gemi inşa sanayiinde kendini ispat etmiş bir ülke olduğunu gösteriyor. Türkiye, küçük tonajlı gemilerde çok etkin. Hem rekabet edebiliyor, hem sipariş alabiliyor ve her şeyden önemlisi kaliteli gemiler üretebiliyor. Fiyat rekabeti konusunda bir takım sıkıntılar var ama bunlar da aşılacak. Sipariş adedi olarak dünya beşinciliğine kadar gelmiş bir ülkeyiz. Demek ki kaliteli ve zamanında gemi yapmayı biliyoruz, yetişmiş elemanlarımız ve tesislerimiz var. Avrupa’ya da yakınız. Bunlar, tüm dünyada gemi inşa sektörü canlandığında bizim için önemli avantajlar olacak. Ayrıca mega yat inşasında da dünya üçüncülüğüne kadar yükseldik. Bugün de mega yatta etkinliğimiz sürüyor. Büyük ve güzel referanslarımız var. Türkiye’ye yakışır yatları imal edenler, tabii ki kendilerine yakışan yerlerde imalat yapacaklar...” Kendimizi ispat etmemiz de gerekiyordu “Türk insanında ‘Bana bir şey olmaz’ düşüncesi hakim. Gündelik hayatımızdaki rahatlığımız ve ihmalkarlığımız iş hayatına da yansıyor. Çok kısa zamanda çok sipariş alındı. Zaman baskısı söz konusuydu. Siparişlerin artmasıyla birlikte sadece para kazanma hırsıyla bu siparişler kabul edilmedi. Kendimizi ispat etmemiz gerekiyordu. Önemli olan işi bitirip referans sahibi olabilmekti. Gemi inşa sektörünün 2008 yılında bu kadar çok iş yapacağını kimse tahmin edemezdi. Tuzla’daki alanların yetersiz kalabileceği öngörülememişti. Öte yandan o dönemde diğer sektörlerdeki daralma ve buna karşılık gemi inşa sektöründeki büyüme, farklı alanlardaki deneyimsiz insanları da sektöre çekti. Eğitim eksikliği, zaman darlığı ve diğer sebeplerden dolayı maalesef iş kazaları arttı. Ne işveren, ne çalışan ne de devlet iş kazalarının olmasını istemez. Kimse işyerinin ölümle anılmasını, babasının, kardeşinin ölmesini istemez. Ateş düştüğü yeri yakıyor...” Önce can... “Gemi inşa sektörünün geçen sene yaşanan kazalardan dersini aldığını düşünüyorum. Elemanlarına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile yapmış oldukları protokolle eğitim aldırıyorlar. Kendileri de bu eğitimleri alıyorlar. Sektöre daha donanımlı elemanlar yetiştirmek için denizcilik meslek liselerine gemi inşa bölümleri veya tamamen gemi inşa elemanı yetiştiren meslek liseleri açılıyor. Yani eğitimli insanların sayısı arttıkça kazaların düşeceğini tahmin ediyorum. Eğitimleri almak ve içselleştirmek gerekiyor. Biz tabii ki ‘önce can’ diyoruz...” Gemi yan sanayiinde tanıtımı iyi yapamıyoruz “Avrupa gemi inşasını neredeyse bıraktı ama güçlü ve katma değeri yüksek yan sanayi ürünlerinin üretimini hala sürdürüyor. Yan sanayi de çok önemli bir alan. Türkiye’de üretilen gemi yan sanayi ürünleri yabana atılacak şeyler değil. Bu konuda uluslararası düzeyde malzemeler üreten firmalarımız var. Kalitemiz yüksek ama fiyatlarda sorun olabiliyor. Gemi inşa sanayii krizden etkilenmeseydi yan sanayiimiz de daha fazla gelişecekti. Ayrıca tanıtımı da iyi yaptığımız söylenemez. İnsanlar, nerede daha ucuz ve kaliteli ürün var arayışında olmalarına rağmen ürünlerimizden haberdar olmayabiliyorlar...” Hiçbir sektör Marmara’nın dışına çıkmak istemiyor “Yan sanayicilerin de bir takım sıkıntıları vardı.. Organize sanayi bölgesi kurulmasını talep ediyorlar. Müsteşarlığımız hem gemi inşa sanayiine hem yan sanayiye yardımcı olmaya çalışıyor. Ama hiç bir sektör Marmara’nın dışına çıkmak istemiyor. Dolayısıyla hem yer sorunundan hem de başka bazı kurallardan dolayı istekler hemen karşılanamayabiliyor. Halbuki bu sektörleri Marmara’nın dışına da yaygınlaştırmak lazım. Bu anlamda Türkiye Tersaneler Master Planı yaptırıldı. Özellikle Karadeniz’de gemi inşa sanayiiyle ilgili önemli gelişmeler yaşanıyor. Şu anda Yalova Bölgesi’nde GESAD’ın bir yan sanayi bölgesi projesi var, orada faaliyete geçecekler...” Bedel ödeyerek öğreniyoruz “Taşeron sisteminin biraz daha disipline edilmesi lazım. Bu konuda çalışmalar yürütülüyor. Fakat, disipline ediyorum diye işi içinden çıkılmaz bir hale de getirmemek gerekiyor. Tersane sahibinin de, taşeronun da, işçinin de, mühendisin de üzerine düşeni yapması şart. Maalesef zamanla ve bedel ödeyerek öğreniyoruz, bedelsiz öğrenilemiyor.” İlginizi çekebilir... Pearl Naval Şirketler Grubu Başkanı Gürhan Burak Alkoç: "Müşterilerimizin İhtiyaçlarına Odaklanıp Yeni İnşaa ve Açık Deniz Yönetim Çözümleri Sunuyoruz"1999 yılı İTÜ Yüksek Denizcilik Okulu'ndan mezun oldum.... GİSBİR Başkanı Murat Kıran: 'Hedeflerimiz Doğrultusunda Emin Adımlarla Yürüyoruz'Türkiye'nin en eski sivil toplum örgütlerinden olan GİSBİR'in Başkanı Murat Kıran, 2019 yılını ve 2020 beklentilerini Tersane dergimizin okurl... ALDAĞ A.Ş. İcra Kurulu Üyesi Cengiz Hepergil"Her Alanda Olduğu Gibi Marin Tip Sistemlerde de Başa Oynuyoruz"... |
|||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.