|
Jotun Boya Deniz ve İhracat Müdürü Tunç Kazancıoğlu: "Müşteriler ve Tedarikçiler Birbirlerine Destek Olmalı"
Jotun Grup, dünyanın en büyük inşaat boyaları, deniz boyaları, endüstri boyaları ve toz boya üreticilerinden birisi... Norveç'te kurulan Jotun Boya, 80 yılı aşkın uluslararası deneyimiyle bugün 5 kıtada 71 şirket ve 40 fabrikasıyla faaliyet gösteriyor. Jotun'un Türkiye'deki faaliyetleriyse 1989 yılında başladı. Firma, dört sene boyunca sadece yurtdışından getirilen boyaların satışı üzerine faaliyet gösterdi. 1993 yılında Çerkezköy'deki kendi fabrikasında üreteme başlayan Jotun'un bugün iki şirketi ve Çerkezköy'de birisi yaş diğer toz boya üreten iki fabrikası bulunuyor. Denizcilikle ilgili faaliyetlerini Gebze'deki merkezinden yürüten Jotun Boya, sektöre yönelik eğitim ve toplantılarını da bu merkezdeki salonunda gerçekleştiriyor. Merkezde, profesyonellere yönelik 'Denizcilik Günleri' adı altında eğitim programları düzenleniyor. Piyasaya sundukları ürünlerin tamamına yakınının Türkiye'deki fabrikalarda imal edildiğini ve Jotun'un bu kadar yatırım yapan tek boya firması olduğunu vurgulayan Jotun Boya Deniz ve İhracat Müdürü Tunç Kazancıoğlu, "Uluslararası boyutta hizmet veren boya firmaları arasında Türkiye pazarına en geç giren firma olmamıza rağmen en hızlı yol alan biz olduk. Deniz boyaları üreten diğer firmaların Türkiye'de üretimleri yok. Bu konuda oldukça ayrıcalıklıyız. Ciddi bir istihdam yaratıyoruz. Çerkezköy'deki fabrikamızın kapasitesini de geçtiğimiz sene iki katına çıkarttık. Büyüyen bütün pazarlara cevap verebilecek kapasitelere ulaştık. 2000 yılında Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan ve Kırgızistan bizim sorumluluk alanımıza dahil edildi. İhracat bölümümüz de bu ülkelere hizmet veriyor" diyor. Jotun'u diğer rakiplerinden ayıran en önemli özelliğinin, üç sektörde birden faaliyet göstermesi olduğunu ifade eden Kazancıoğlu, "Bu da bizi güçlü bir partner yapıyor. Denizcilik sektöründe sık yaşanan dalgalanmaları diğer sektörlerdeki gücümüzle daha rahat aşabiliyoruz. Armatörlerin veya tersanelerin uzun soluklu partnerlere ihtiyacı oluyor. Bu da bize büyük bir avantaj sağlıyor. Bunu bugün yaşanan global krizde oldukça net bir şekilde gördük." diyor. Jotun, deniz boyaları, ekonomik kriz ve gemi inşa sektörü hakkında görüşlerine başvurduğumuz Kazancıoğlu'nun yorumlarından bazıları şöyle: "Deniz boyalarını diğer boyalardan ayıran en önemli kalem zehirli boyalar... Zehirli boyalarda, 2003 yılında kalay ihtiva eden boyaların yasaklanmasıyla birlikte bütün firmalar kendilerini geliştiriyorlar. Zehirli boyaların beklenen azami performans süreleri klas kuruluşlarınca belirlenen havuzlama periyotlarıyla uyumlu olarak 5 yıl. 2003 yılında bütün boya tedarikçileri yeni ürünlerini piyasaya tanıttıklarında 5 yıllık bir performans önerdiler. Ancak bu süreçte bazı ürünler bu sürelerin altında dayanım sergiledi ve boya formülleri değiştirilmek zorunda kaldı. Jotun bu süreci çok başarılı olarak tamamladı. Ürünlerimizin performansları, dayanım süreleri ve uygulama avantajları sebebiyle farklılıklarını ortaya koydu. Jotun bu konudaki öncülüğüne devam ediyor ve yeni açılımların araştırmasını yapıyor." "Pazar payı araştırmaları anlamında ciddi çalışmalar yapıyoruz. Türkiye'de havuzlanan bütün gemilerin istatistiklerini tutuyoruz. Elimizde yedi sekiz yıla uzanan datalar var. Deniz grubumuz yeni inşa, tamir bakım ve yat-tekne olmak üzere üç segmentten oluşuyor. Bunların pazar payları değişik; fakat her segmentte de pazar lideri olduğumuzu söyleyebilirim. Her grupta yüzde 40-45 bandı arasında pazar payımız bulunuyor. Bu sezon yat boyalarımızın ambalajları yenilendi. Lansmanını gerçekleştirdiğimiz yeni yat ürünlerimiz mevcut. Geniş ürün gamımıza eklenen bu yeni ürünlerimizle bu dönem yat boyaları pazarındaki payımızı daha da arttırmayı hedefliyoruz..." Müşteri ve tedarikçiler birbirlerine destek olmalı! "Kriz karşısında refleksimiz radikal kararlar alma yönünde olmadı. Denizcilik sektörünün inişli çıkışlı dönemler yaşadığını farkındayız. Bu dönemlerde müşteri ve tedarikçilerin birbirlerine destek olması gerektiğine inanıyoruz. 2009 yılında daha önce yapılmış kontratlarımız vardı, onlar devam ediyor. 2010 yılına kadar zaten siparişler bulunuyor. 2010 yılından sonra daha iyimser bir tablo düşünüyorum. Denizcilik sektörü makul kârlara alışkındır. Bu dönemden sonra büyük kârlar olmayacak. Herkes kendi tedbirlerini alıyor..." Tecrübeyi kaybetmemek lazım"Türk gemi inşa sektörü son dönemde tanker üretiminde büyük bir pay kaptı. Hem kapasite hem tersane sayısı olarak kapasite iki katına çıktı. Bu krizde, bu tecrübeyi ve yatırımları kaybetmemek lazım. Türkiye, tamir bakım ve yeni inşa anlamında Avrupa için çok cazip bir ülke. Fakat hükümetin destekleri çok alt seviyelerde. Hele diğer ülkelerle karşılaştırıldığında bu desteklerin çok düşük olduğu bir kez daha anlaşılabiliyor. Gemi inşa sektörü kendi imkanlarıyla ve çabalarıyla bu seviyeye geldi. Buna rağmen kazalarla birlikte bir takım haksız eleştirilere maruz kaldı, bilinçsizce davranmakla suçlandı. Türk gemi inşa sektörü kendini çok çabuk farklı alanlara adapte edebilen bir sektör. Ayrıca önünü de artık görebiliyor ve arayışları devam ediyor. Kapalı bir sektör olmaması da en büyük özelliklerinden birisi. İş güvenliği alanında da tedbirleri aldıklarına inanıyorum..." Üretim şartları da çok önemli"Avrupa iş güvenliği konusunda çok hassas. Sadece satın alacakları ürünün kalitesi değil, üretim şartları, çalışanların hayat kalitelerini de dikkate alıyorlar. Türk gemi inşa sektörü de bu taleplere cevap verebilmek için ciddi adaptasyon çalışmaları yürütüyor. Hem tersane sahipleri hem armatörler ciddi efor sarf ediyorlar. Kazandıklarını bu sektörün gelişimi için yatırımlara harcıyorlar. İş kazaları konusunda basında çıkan abartılı haberler sektöre çok büyük zararlar veriyor. Özellikle yurtdışı armatörler Türkiye'deki tersanelere sipariş vermekte tereddüt yaşıyorlar. Halbuki Çin'den veya birçok Kore tersanesinden çok daha iyi gemiler yapabiliyoruz. Katma değerimizi, farklılığımızı vurgulamamız lazım. Mesela römorkör konusunda uzmanlaşmış firmalarımız bulunuyor. Çok da güzel işler yapıyorlar. Kimyasal tanker konusunda da çok iyi bir yerdeyiz. Tersanelerimiz de yatırımlar yaptılar. Fakat tanıtım anlamında biraz daha olumlu çalışmalar yürütmeliyiz..." Bakım ve onarımda avantajlıyız"Türkiye, bakım onarım alanında da çok önemli bir coğrafyada bulunuyor. Yeni gemi inşa tersanelerinden bir kısmının tamir bakıma yöneleceğini düşünüyorum. Mesela Adana, bu konuda çok avantajlı bir bölgede. Yatırımların bir kısmını durdurulmasına rağmen cazibesini önümüzdeki günlerde artıracak. Türkiye'nin gemi inşa sektöründe çok büyük bir cazibe merkezi olacağını tahmin ediyorum." "Gemi inşa sektörünün gelişmesi ve belli alanlarda uzmanlık kazanması yan sanayiyi de olumlu yönde etkiliyor. Yan sanayi alanında ciddi çalışmalar yapılıyor. Bugün Romanya'daki tersaneler bile bazı ürünleri Türkiye'den almak zorunda kalıyor. Türkiye hem malzeme üretimi hem tedariği konusunda son derece iyi bir noktada..."
İlginizi çekebilir... Pearl Naval Şirketler Grubu Başkanı Gürhan Burak Alkoç: "Müşterilerimizin İhtiyaçlarına Odaklanıp Yeni İnşaa ve Açık Deniz Yönetim Çözümleri Sunuyoruz"1999 yılı İTÜ Yüksek Denizcilik Okulu'ndan mezun oldum.... GİSBİR Başkanı Murat Kıran: 'Hedeflerimiz Doğrultusunda Emin Adımlarla Yürüyoruz'Türkiye'nin en eski sivil toplum örgütlerinden olan GİSBİR'in Başkanı Murat Kıran, 2019 yılını ve 2020 beklentilerini Tersane dergimizin okurl... ALDAĞ A.Ş. İcra Kurulu Üyesi Cengiz Hepergil"Her Alanda Olduğu Gibi Marin Tip Sistemlerde de Başa Oynuyoruz"... |
|||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.